MODERNLİK-DİNDARLIK İKİLİĞİNİ YENİDEN DÜŞÜNMEK: “KADIN DİNDARLIĞI”

Authors

DOI:

https://doi.org/10.47333/modernizm.2020165085

Keywords:

Modernite, Din, Dindarlık, Kadın Dindarlığı

Abstract

Moderniteyle ilgili en tartışmalı konulardan biri belki de dinin toplum ve birey için ifade ettiği anlamın sınırlarına ilişkindir. Modernleşme pek çok alanda geçmişten farklılaşmayla karakterize olur; feodal toplumun kurumsal ve gündelik ilişkilerinin temeli olan din de bu farklılaşma alanlarından biridir. Modernite öncesinde dinin kaynaklık ettiği düşünme, eylemde bulunma, toplumsal örgütlenme, siyasi meşruiyet vb. biçimlerin yerini, rasyonel kaynaklı biçimlerin alacağı düşüncesi, özellikle 19. yüzyıl sosyal bilimler alanında kabul görmekteydi. Ancak bu kuramlar bile moderniteyle birlikte, dinî alanda gerçekleşmekte olan farklılaşmayı, dinin mutlak anlamda yok olması olarak görmemişlerdi. Günümüzün din kaynaklı sorunları bile, modernleşme sürecinde dinin oynadığı rolün “özel alana ait” ya da “kişisel tercih meselesi” şeklinde tanımlanabilecek kadar basit olmadığını gösteriyor. Dahası, bu durum “Batı-Doğu”, “gelişmiş-azgelişmiş”, “geleneksel-modern” gibi farazi ikilikleri de aşıyor. Bu fazlasıyla indirgemeci genellemelerin aksine, farklı sosyal ve kültürel koşullara sahip toplumlarda dinin içeriği, anlamı, etki alanı gibi pek çok faktör de farklılık göstermektedir. Hem dinin kamusal ve özel alanda başat bir referans olmaya devam ettiği hem de daha ziyade özel alanda etkin olduğu toplumlarda, dinî ve dünyevi alanların birbirini içerebildiği, dönüştürebildiği ya da yeniden üretebildiği görülmektedir. Dolayısıyla, “modern” ve “dindar” şeklinde salt bir karşıtlığın olduğunu söylemek zordur. Elbette Batı toplumlarının -kendi aralarında dahi özdeş olmayan- gelişme deneyimleriyle birlikte, dinin rasyonalite karşısında birtakım tavizler verdiği ve bir anlamda seküler bir içerik kazandığı da söylenebilir; fakat dinin kazandığı bu içeriğin onu daha etkisiz ve önemsiz bir konuma yerleştirdiğini söylemek zordur. Aksine bu sayede din, çok daha akışkan ve nüfuzlu bir niteliğe kavuşmuş olabilir. Toplumsal cinsiyete ilişkin din ve modernite temelli içselleştirmeler de bu karşılıklı ilişkiden payını almıştır: kadınlara modernite ve din tarafından yüklenen anlamlar, dindar kadınlar tarafından hem farklı şekillerde içselleştirilmekte hem de sorgulanmaktadır. Hem modernitenin “modern kadın” dayatmasından, hem de dinin “dindar kadın” dayatmasından, yani her ikisinin de ataerkil yapısından rahatsızlık duyan kadınlar, dinî alandaki değişimlerin baş aktörleri arasında yer alırken modernitenin sunduğu imkânlardan da yararlanmak istiyor, modern toplumu karakterize eden kadın haklarını talep ediyorlar. Böylece modernite ve dindarlık ilişkisi, ikisinin birbirine yaklaşıp uzaklaşmalarıyla dinamizm kazanan bir süreç olarak belirginleşiyor. Bu çalışmada da modernlik ve dindarlık arasındaki, karşıtlığı aşan karmaşık ilişki, Müslümanlık özelinde ele alınmış, modernlik ve dindarlığa dinamizm katan, ikisi arasındaki diyalektik ilişkiyi etkileyen olgulardan biri olarak “kadın dindarlığı”na ilişkin teorik bir tartışma sunulmuştur.

Published

2020-12-24

How to Cite

CİRHİNLİOĞLU, Z., & ÇAĞRICI ZENGİN, A. (2020). MODERNLİK-DİNDARLIK İKİLİĞİNİ YENİDEN DÜŞÜNMEK: “KADIN DİNDARLIĞI”. JOURNAL OF MODERNISM AND POSTMODERNISM STUDIES (JOMOPS), 1(1), 66-79. https://doi.org/10.47333/modernizm.2020165085

Issue

Section

ARTICLES